Kayıtlar

Türkiye'de Çıkarılan Madenler ve Yerleri

Resim
Dünyadaki maden çeşidinin yaklaşık yarısı Türkiye'de bulunmaktadır. Türkiye maden çeşitliliği bakımından zengin bir ülkedir. Bunun en önemli nedeni arazisinin farklı jeolojik dönemlerde oluşmasıdır. İşte Türkiye'de çıkarılan madenler ve çıkarıldıkları yerler: 1-) DEMİR Doğu Anadolu Bölgesi : Malatya (Hekimhan ve Hasançelebi), Sivas (Divriği) Akdeniz Bölgesi : Adana (Mansurlu-Feke, Saimbeyli) Marmara Bölgesi : Balıkesir (Edremit, Eymir), Sakarya (Çamdağ) Ege Bölgesi : İzmir (Torbalı), Kütahya (Simav) 2-) KROM Doğu Anadolu Bölgesi : Elazığ (Guleman) İç Anadolu Bölgesi : Eskişehir (Mihalıççık), Kayseri, Sivas Akdeniz Bölgesi : Adana (Pozantı, Karsantı), Muğla (Fethiye) 3-) BAKIR Doğu Anadolu Bölgesi : Elazığ (Maden), Diyarbakır (Ergani) Karadeniz Bölgesi : Artvin (Murgul), Kastamonu (Küre) 4-) BOR Marmara Bölgesi : Balıkesir (Bigadiç, Sultançayırı) İç Anadolu Bölgesi : Eskişehir (Seyitgazi) Ege Bölgesi : Kütahya (Emet)

LEFTER'İN KISACA HAYATI

Resim
Lefter Küçükandonyadis , 22 Aralık 1925 günü İstanbul Büyükada'da dünyaya geldi. Babası Hristo, annesi ise Argiro idi.  Futbolu çok seviyordu. Çocukluğu  geceyarılarına kadar top oynamakla geçti. Fakir bir ailenin çocuğuydu. Bir röportajında şunları söylüyordu: " Babam çok fakir olduğundan ve parası olmadığından top alamıyorduk, paçavralardan yaptığımız topla arkadaşlarımızla durmak dinmek bilmeden futbol oynardık ." [1] Futbola doğduğu Büyükada'da başladı. Burada oynarken Taksim kulübü kendisini istedi, fakat henüz 15 yaşındaydı. Yaşı iki yaş büyültülerek Taksim kulübünün oyuncusu oldu. 1943 yılında askere gitti ve dört yıl sonra terhis oldu. Daha sonra efsaneleşeceği Fenerbahçe kulübüne 300 liraya transfer oldu. 1951 yılında 17.500 liralık transfer ücreti ile İtalya'nın Fiorentina takımına gitti. 1952 yılında da Fransa'nın Nice kulübüne transfer olan Lefter, 1953'de tekrardan Fenerbahçe'ye döndü. Lefter'in Fenerbahçe'ye olan

Azeriler Türk mü? Azerilerin Kökeni Nedir?

Resim
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı , Bloomberg HT 'de yayınlanan ' Zaman Kaybolmaz ' programında Azerbaycanlıların köklerini ve Azeri-Azerbaycanlı kelimelerindeki ayrımı açıkladı. Moderatör Serfiraz Ergun'un, " Azerilerin geldikleri anayurt neresidir? Türkiye Türkleri ve Azeriler aynı kökten mi geliyorlar? " sorularına karşılık olarak Ortaylı şu cevabı verdi: " Evet. İkisi de Horasan üzerinden Maveraünnehir'den gelirler. Kafkasya'nın otokton halkı değiller. Tabii bunun aksine teorileri savunan arkadaşlarımız var... Ama bunlar Oğuzlar'dır. Oğuz'ların bu topraklarda görülüşü 10. asır civarı olması lazım. Tabii ki aynı kökten geliyoruz . Aynı grubu konuşuyoruz. Bugün Azerbaycan diline dil denmesi resmi bir meseledir. Azerbaycan lehçesi bizim dilimizin, medeniyetimizin gençliğidir. İçindeki Farsça'yı kullanımı bizimkinden çok daha yaygın ve oturaklı. Üstelik biz bir dil devrimi yaptık, ama onlar yapmadılar." "AZERİ

Takrir-i Sükun Kanunu Nedir? Niçin Çıkarılmıştır?

TAKRİR-İ SÜKUN KANUNU NEDEN ÇIKARILDI? 13 Şubat 1925 günü " Şeyh Said Ayaklanması " olarak bilinen ayaklanma patlak vermiş ve bu ayaklanma büyük bir hızla bölgenin tamamına yayılmıştı. Bunun üzerine 21 Şubat'ta sıkıyönetim ilan edildi. Fakat bir türlü ayaklanmanın bastırılması konusunda gelişme gösterilemiyordu. Böylesine bir sıkıntılı süreçte Başbakan Ali Fethi Okyar istifa etti. Bu istifanın ardından 3 Mart'ta İsmet İnönü başbakan oldu. 4 Mart günü meclisten güvenoyu alan hükümetin ilk işi Takrir-i Sükun Kanunu 'nu çıkartmak oldu. 22 red oyuna karşılık 122 oyla kabul edilen Takrir-i Sükun Kanunu, hükümete olağanüstü yetkiler veriyordu. TAKRİR-İ SÜKUN KANUNU'NUN BİRİNCİ MADDESİ Kanunun birinci maddesi şu şekildeydi: " İrtica ve isyana ve memleketin içtimai nizamını ve huzur ve sükûnunu ve emniyet ve asayişini ihlale bais bilumum teşkilât ve teşvikat ve teşebbüsat neşriyatı, hükümet, reisicumhurun tasdiki ile ve re'sen ve idareten

Piri Reis'in kısaca hayatı

Resim
Asıl adı Muhiddin Piri olan Piri Reis, 1465 yılında Gelibolu'da dünyaya geldi. Bazı kaynaklar ise aslen Konyalı olduğunu söylemektedir. Amcası Osmanlı denizcilerinden Kemal Reis'tir. Amcası sayesinde denizciliğe ilgi duymuş ve ilk onunla birlikte denize açılmıştı.  1486 yılında Osmanlı Devleti'nin görevlendirmesi üzerine amcası ile birlikte İspanya'da katliama uğrayan Müslümanların yardımına giden Piri Reis, 1494 yılında padişahın huzuruna çıkarak resmi olarak Osmanlı Donanmasının hizmetine girdi.  Venediklilere karşı başarılı bir mücadele verdi. Özellikle de Mora Seferi 'nde göstermiş olduğu üstün başarıyla dikkat çekti. Amcası Kemal Reis'in 1511 yılında vefat etmesi üzerine Gelibolu'ya yerleşerek notik çalışmalarına başladı. 1513 yılında gerçeğe en yakın ilk dünya haritası nı çizdi. Bu haritasını Mısır Seferi sırasında Yavuz Sultan Selim 'e sundu.  1522 yılında yapılan Rodos Seferi'ne katıldı. "Kitab-ı Bahriye" adlı kitabını 15

Vali Recep Yazıcıoğlu Kimdir?

Resim
Recep Yazıcıoğlu , 2 Haziran 1948'de Trabzon'un Köprübaşı İlçesi'nde doğdu. Yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladıktan sonra Aydın'da maiyet memuru olarak görev yaptı. Buradaki görevinin ardından sırasıyla Kalkandere, Bahçe, Hamur, Ayvacık, Kırıkhan, Alaca ve Akçakoca ilçelerinde kaymakamlık yaptı. 36 yaşında Türkiye'nin en genç valisi olarak Tokat Valiliği 'ne atandı. 1989'da Aydın Valiliği 'ne, 1991'de Erzincan Valiliği 'ne, 1999'da Merkez Vakiliği 'ne atandı. 2003 yılında ise Denizli Valiliği 'ne atandı. Buradaki görevini sürdürürken 2 Eylül 2003 günü geçirdiği trafik kazası sonucu vefat etti. Recep Yazıcıoğlu, görev yaptığı tüm illerde yaptıklarıyla ve yaklaşımıyla halkın büyük sevgisini kazanmıştı. Prof. Dr. İlber Ortaylı 'nın kaleme aldığı Recep Yazıcıoğlu portresi oldukça önemli  bilgiler vermekte. İşte İlber Ortaylı 'nın gözünden  Efsane Vali Recep Yazıcıoğlu 'nu

Muhsin Yazıcıoğlu'nun Sözleri

Bir saniyesine bile hakim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz; dik duracağız, doğru gideceğiz. Üniversite imtihanları sistem olarak gençliğe gelecek vaat etmiyor. Harçların ve üniversite sınavlarının da kaldırılması gerekiyor. (1) Türkiye'deki gündem, enerjisini içeride tüketmesine neden oluyor. Enerjisini içinde harcayan Türkiye, kendi merkezli dünya gündemi oluşturma şansına sahip değildir. (2) Barış dini olan İslam eğer terörle ilişkilendiriliyorsa, bu ya cahillikten ya da kasıttan kaynaklanmaktadır. (3) [ İngiltere Lordlar Kamarası'ndaki konuşmasından ] Türkiye, doğuda batının, batıda ise doğunun kutsallarına küfredilmeyen bir dünya arzulamaktadır. İki medeniyet arasında onurlu bir ortaklığın tesisi için çalışmak istemektedir. Türkiye, sahip olduğu birikim, coğrafi konum, istikrarlı siyasi ve ekonomik yapısıyla bunu gerçekleştirmeye mu

Recep Yazıcıoğlu'nun Sözleri

Resim
Bizim giyim ve kuşamımızdan başka neyimiz Avrupalı'ya benziyor ki, bizi aralarına alsınlar. Biz önce demokrasiyi çözelim. Açıkça fikirlerimizi ortaya koyabilelim. Avrupalı bizi Ortak Pazar'a değil, ortak mezara bile almaz. (1) Genel değil yerel politikacıyı savunuyorum. Ama bu genel politikacının işine gelmiyor. Biz belediye olarak bir tretuvar yapmayı öğrenemedik. Halkı sisteme ortak etmek lazım. Merkezi yönetimde idari ve siyasi yetkileri küçültürseniz Ankara'da sadece bir başkan olur. Maaşı da öğretmen maaşına endeksli bir maaş, çalışma süresi de dört ay. (2) Öğrenciyi yok edersen, sistemi eleştirenleri yok edersen soygun ve vurgun devam eder. (3) Toplumda tahrikler, ideolojik beyin yıkamalar olmadığı sürece kavga olmaz. Alevi-Sünni tartışmasını yapan siyasilere teskeresini verin. (4) Günümüzde bürokratla politikacı çatışır, bürokrat davayı kaybeder. Bürokrat ile politikacı uzlaşır, bu kez bürokrat itibarını yitirir. Bürokrat bakıyor ki, çarpışsa k

Ziya Gökalp'in Kısaca Hayatı

Resim
Ziya Gökalp Asıl adı ' Mehmet Ziya ' olan Ziya Gökalp , 23 Mart 1876'da Diyarbakır'da doğdu.  Eğitim hayatına Diyarbakır'da başladı. Mekteb-i Rüştiye-i Askeriyye ve Mülkiye İdadisi'nde öğrenim gördü. Kendi çabasıyla Fransızca öğrendi, amcasından ise Arapça ve Farsça dersleri aldı.  1895 yılında İstanbul'da bulunan Baytar Mektebi 'ne kaydoldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti 'ne katılışı da bu dönemde gerçekleşti.  Bir yıl hapis yatan Ziya Gökalp, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Diyarbakır'a gitti ve " Peyman " adında bir gazete çıkarmaya başladı. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Selanik'teki merkez yönetim kuruluna seçildi. Ömer Seyfettin ve Ali Canip Yöntem gibi isimlerin olduğu " Genç Kalemler " dergisinde yazıları yayımlandı. Diyarbakır'dan Meclis-i Mebusan 'a seçildi. Meclis kapanınca öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı.  Darülfünun 'un ilk sosyoloji profesörü oldu.  İstanbul'u işgal

2001 Krizi: Nedenleri ve Sonuçları

Resim
2001 krizi Türkiye'nin üzerinden adeta silindir gibi geçmişti. Krizin faturası oldukça kabarıktı. 1.5 milyon kişi işsiz kalmış, esnaf kepenklerini kapatmış ve paranın alım gücü hızla düşmüştü. Elbette krizin yansımaları bunlarla sınırlı değildi; uzun bir listesi vardı. Peki kriz bir anda mı patlak vermişti? Tabii ki de hayır! Hiçbir kriz bir anda patlak vermez, bunun bir de öncesi vardır. Birçok kişinin birleştiği düşünce şuydu: 2001 krizi 90'ların son dönemlerinde yeşermiş ve 2000'li yılların başına geldiğindeyse sadece ufak bir kıvılcım bekliyordu . O kıvılcım da çok gecikmedi(!) MGK'DA YÜKSELEN TANSİYON Tarih:19 Şubat 2001 ... Çankaya Köşkü'nde Milli Güvenlik Kurulu toplandı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer , çok sert bir konuşma yaptı: "Sayın Başbakan çamurun üzerinde oturuyorsunuz. Böyle devlet yönetimi olmaz. Yolsuzlukların üzerini örtmeyin. Ben yolsuzlukları ortaya çıkarmaya çalışıyorum, siz beni engellemeye çalışıyorsunuz. Beni k

Atatürk'ü Samsun'a Vahdettin mi Gönderdi?

Murat Bardakçı, Habertürk ekranlarında yayınlanan " Tarihin Arka Odası " programında Mustafa Kemal Atatürk'ün Sultan Vahdettin tarafından Samsun'a gönderildiğini açıkladı. İşte Murat Bardakçı'nın açıklamaları: Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun öncesi, seyahat sırasında ve seyahat sonrasındaki bütün evrakını yayınlayan tek kişi olmam hasebiyle söylüyorum: Mustafa Kemal Paşa'yı Samsun'a devlet gönderdi. İşgal altındaki bir imparatorlukta, yaşanan işgale son vermek için devletin her kademesinde yapılan bir tür operasyondur. Sadece Mustafa Kemal Paşa'yı değil; Kazım Karabekir'i, Ali Fuat Paşa'yı da gönderen bir operasyon. Fakat bu evraktan gördüğümüz kadarıyla en fazla ümit bağlanan kişi Mustafa Kemal Paşa'dır. Bu devlet gönderdi dediğim hadisede Padişah Sultan Vahdettin, askerler ve hatta gayrıresmi Saltanat Şurası rol almıştır. Gizli mi gönderildi?  Hayır, 30 Nisan 1919 tarihli resmi gazetede tayin kararnamesi yayınlanmıştır.  Atatü

Atatürk olmasaydı ne olurdu? (Kısaca)

“ Atatürk olmasaydı Türkiye kurtulur muydu? ” sorusu hakkında Prof. Dr. İlber Ortaylı , “ Yakın Tarihin Gerçekleri ” adlı kitabında şu açıklamaları yapıyor: Hep şu söylemin doğru olup olmadığı merak edilir: "Atatürk olmasaydı da Türkiye bir şekilde kurtulurdu." Sizce bu doğru mudur? Yavaş yavaş kendince kurtulurdu belki ama İzmir bizim olamazdı . Oraya gelir, yerleşirlerdi. İlk başta oradaki yerli Helenlerin ve Venizelos hükümetinin üniversal kozmopolit Levantenler ile anlaşamadığı belli ama elbet bir şekilde anlaşacaklardı. Çünkü bu kişiler tüccardır. Buraya da nüfus sürekli geliyordu, zamanla bu daha da hızlandı. Çünkü İzmir hinterlandı adalarda sürünen insanlar için çok bereketli, cennet gibi bir yerdi ve nüfusu muhakkak artardı. Türkiye de yine acayip bir ülke olarak ortaya çıkardı. Yani Türk milleti ortadan kalkacak değildi . O zaman nüfus 13 milyondu. Bu oldukça önemli bir rakamdır. " Demokrasi gelirdi " diyenler de var. Demokrasi ithal gelmez . İstanb

Atatürk diktatör müydü?

" Atatürk diktatör müydü? " sorusunun cevabını Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Yakın Tarihin Gerçekleri” adlı kitabında şu şekilde veriyor: Mustafa Kemal'e gelince, kendisi şartlar dolasıyla diktatördür. Ama teorisinde diktatörlük yoktur. Nitekim iki kere çok partili düzene geçmeyi denedi. Tabii bu partiler kendisinin istediği partilerdi. Şunu da açıkça ifade edeyim: Atatürk'ün istediği çok partili süreç 1950-60 arasında oldu. Bu dönem, aşırı solun pek bulunmadığı ve aşırı sağın yasak olduğu belirli çizgiler çerçevesinde şekillenen partilerin olduğu birçok parti dönemidir. Ama zamanla bunun bile mümkün olamayacağı anlaşıldı. Çünkü birinci denemede İttihatçılar hakim oldu. Terakkiperver Fırka'da da mürteci denen tayfa meclise girdi. İkincisinde hakim olan taraf ise asıl solculardı. Ama Serbest Fırka denemesinde solculardan çok gene öbür grubun sesi çıktı. Neticede partiyi kurmakla görevlendirilen yakın arkadaşı bile işin nereye gittiğini fark edemedi. Mesela Makbule